Yaşam

11 kategoride Oscar’a aday gösterilen ‘Zavallı Şeyler’in romanı ‘Yoksul İnsanlar’ yayımlandı

“Köpek Dişi” (2009), “Istakoz” (2015), “Kutsal Bir Geyiğin Öldürülmesi” (2017), “Zavallı Şeyler” gibi filmlerden tanıdığımız Yorgos Lanthimos’un yeni filmi oldukça ilgi gördü. hatta piyasaya sürülmeden önce. 11 bölümle Oscar’a aday gösterilen film büyük bir merakla beklenirken, İthaki Yayınları geçtiğimiz günlerde bu filmin uyarlandığı ‘Yoksullar’ romanını yayımladı. Kitabı çeviren kişi ise Süha Sertabiboğlu’dur.

İskoç edebiyatının değerli yazarlarından Alasdair Gray’in 1992 yılında yazdığı ‘The Poor People’ın en genel anlamıyla bir Frankenstein uyarlaması olduğunu söyleyebiliriz ancak Gray bununla yetinmiyor, elini uzatıyor. Mary Shelley’den feminizme ve savaş karşıtlığına geçti.

YETİŞKİN BİR KADINA BAĞLANAN BEBEK BEYNİ

Sir Colin’in gayri meşru oğlu Dr. Godwin Baxter, tıpkı babası gibi son derece rasyonel, çılgın fikirlerin peşinden gitmekten çekinmeyen bir bilim insanıdır. Dr. Baxter ve Archibald McCandless okulda tıp okurken tanışırlar. Baxter güçlüdür ve McCandless fakirdir, ancak ikisi de ucube gibi göründükleri ve antisosyal tavırlara sahip oldukları için hızla arkadaş olurlar. McCandless, Baxter’ın kendisinden bile daha tuhaf olduğunu fark eder. Bu tuhaflığın nedeni yakında ortaya çıkacak.

Baxter babasının izinden gitti ve çılgın bir araştırmaya girişerek ölü bir kişinin diriltilmesini sağladı. Ama bir farkla. Operasyon sırasında Baxter, nehre atlayarak hayatına son veren bu kimliği belirsiz kızın hamile olduğunu da anlar ve fetüsün beynini genç kıza nakleder. Böylece bedeni yirmi küsur yaşında olan ama beyni yeni doğmuş bir bebeğe eşdeğer bir “canavar” ortaya çıkar.

Baxter’ın Bella Baxter adını verdiği bu kızın beyni diğer insanlardan daha hızlı gelişse de Bella yürümede, konuşmada, dünyayı algılamada ve sosyal ilişkilerde bazı trajikomik farklılıklar yaşar. Beynine rağmen genç bir kızın vücuduna sahip olduğu için libidosu yüksek. Bella ayrıca fırsat buldukça birisiyle “evlenmeye” başlar.

Zamanla McCandless ve Bella arasında bir yakınlaşma başlar ama Bella, Avukat Duncan Wedderburn ile dünya turuna çıkmaya karar verince işler iyice karışır. Herkes onun için çok endişelense de Bella’nın artık büyüyor olması çatışmayı farklı bir noktaya taşıyor.

CANAVARLARIN FARKI

Gray’in dönem olarak Viktorya Dönemi’ni seçmesi de oldukça anlamlıdır. Çünkü bu dönem bir yandan bilimsel gelişmelerin, rasyonelliğin, sosyal hak ve özgürlük çabalarının yükselişe geçtiği, diğer yandan aile, ahlak, kadın-erkek ilişkileri gibi kavramların sorgulandığı bir dönemdir.

Yoksullar, Alasdair Gray, Çeviren: Süha Sertabiboğlu, 336 sayfa, İthaki Yayınları, 2024.

Bella aynı zamanda dönemin hanımının bir prototipi olarak da okunabilir. Çünkü Bella başlangıçta çocuksu ve cinsel zevk peşinde koşan biri olarak gösterilse de “gerçekten” büyüyor, olgunlaşıyor, okula gidiyor ve doktor oluyor. Üstelik sadece mesleği açısından değerli bir yere ulaşmakla kalmıyor, aynı zamanda sosyal sağduyusu da oldukça gelişiyor. Kadınların oy hakkı çabalarını destekliyor. Birinci Dünya Savaşı’nda işçi ve askeri grevlerin desteklenmesi vb.

Bu taraftan baktığımızda Gray’in canavarı ile Shelley’nin canavarı arasındaki fark daha da belirginleşiyor. Her iki romanda da tanrı-kul alegorisi ve her iki romanda da özgürlük tartışması vardır ancak Gray buna kadın hakları konusunu da ekler.

BULUNAN BİR KİTAP

19. yüzyılın son çeyreğinde yazılmış buna benzer pek çok feminist-sosyalist ütopya romanı bulunmaktadır. HG Wells – ‘Kuyruklu Yıldızın Günleri’, Edward Bellamy – ‘Geriye Bakış’ (2000 – 1887), Elizabeth Burgoyne Corbett – ‘Yeni Amazonia: Gelecekten Bir Kesit’, William Morris – ‘Gelecekten Anılar’, Charlotte Perkins Gilman – ” ‘Dağı Taşımak’ aklıma gelen ilk şey…

Bazı entelektüel çevrelerde, bilimsel gelişmelerin önümüzdeki yıllarda sınıfsız, cinsiyetsiz ve sömürüsüz bir dünyaya yol açacağı inancı o kadar kabul görüyor ki, sorun bunun nasıl olacağı noktasında yoğunlaşıyor. Ama ‘Yoksullar’ın böyle bir niyeti yok. Gray’in toplumsal sorunlarla ilişkisi daha gerçekçidir. Bu yüzden biraz daha karamsar.

‘Yoksullar’ın bir başka ilginç yanı da aslında bulunmuş bir kitap olmasıdır. Başlangıçta özel olarak tek nüsha olarak basılan bu kitabın adının ‘İskoç Hükümeti Doktorunun Eski Hayatından Sahneler’ olduğunu ve yazarının Archibald McCandless olduğunu okuduk. Yani ‘Yoksul İnsanlar’ adıyla okuduğumuz kitap aslında ‘İskoç Hükümeti Doktorunun Eski Hayatından Sahneler’ kitabının yeni baskısı. Bu baskıyla birlikte kitabın adı da değişiyor. Editör Alasdair Gray’in kendisidir.

Bu durum kitabın bilim kurgu atmosferini destekleyerek mevcut gizemi daha katmanlı hale getiriyor ancak asıl konuya, temel çatışmaya doğrudan müdahale etmiyor. Ama sonra beklenmedik bir şey olur. “Büyüdükten” sonra adını Victoria McCandless olarak değiştiren ve aktivist olan Bella, kitabının sonunda rahmetli eşi Doktor Archibald McCandless (d. 1857 – ö. 1911) tarafından yazılan “Bir İskoç Hükümeti” yazıyor. Doktor Victoria McCandless’tan 1974’te yaşayan en büyük torununa kadar.” DOKTORUN ESKİ HAYATINDAN SAHNELER adlı kitabında “Yanlış olduğunu iddia ettiği şeyleri düzelten bir mektup” başlıklı bir sonsöz yazıyor. Bu bölümde okuduklarımız Archibald McCandless’ın anlattığı gerçekliği sorgulamamıza neden olacak pek çok değerli şey içeriyor…

Son durumda; Yorgos Lanthimos’un “Zavallı Şeyler”i yılın en çok beklenen filmlerinden biri. Filmin fragmanı -şaka yapmıyorum- bize bir Lanthimos filminden çok Wes Anderson ya da Tim Burton’ın renklerini, ışıklandırmasını ve kostümlerini anımsatıyor. Kim bilir belki de içlerinden biri müdürlüğü üstlenmiş olsaydı çok daha farklı bir durum ortaya çıkabilirdi. Ancak yine de filmi izlemeden önce romanı okumakta fayda var. Çünkü filmi izledikten sonra konuşulacak çok şey olacak.

(KÜLTÜR VE SANAT HİZMETİ)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu